‘Türkler Anadolu’ya ne vakit girdi?’ sorusunun karşılığı olan Malazgirt Savışı, Türk ve dünya tarihi için de büyük bir değer arz ediyor.
Peki, Malazgirt Meydan Muharebesinde ne oldu? Malazgirt Meydan Muharebesi ne vakit oldu?
MALAZGİRT MEYDAN SAVAŞI/MUHAREBESİ NEDİR?
Malazgirt Meydan Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen ortasında gerçekleşen muharebedir. Alp Arslan’ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, “Türklere Anadolu’nun kapılarında kesin zafer sağlayan son muharebe” olarak bilinir.
1071 MALAZGİRT MEYDAN MUHAREBESİ’NİN 949. YILI TÖRENİ
Malazgirt Meydan Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen ortasında gerçekleşen muharebedir. Alp Arslan’ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, “Türklere Anadolu’nun kapılarında kesin zafer sağlayan son muharebe” olarak bilinir.
1071’de Malazgirt’te kazanılan büyük zafer, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna uzanan yolun birinci adımı olmuş ve tarihin akışına taraf vermiştir. Tarih boyunca birçok zaferler kazanmışlarsa da Anadolu’da yaşamak ve yurt tutmak için kazanılan iki büyük zafer, bunların en değerlisi olmalıdır. Birincisi Anadolu’yu Türk Vatanı haline getirmek için 26 Ağustos 1071 tarihinde kazanmış olduğumuz Malazgirt meydan savaşı, oburu de Anadolu’yu düşman işgalinden kurtaran 26 Ağustos 1922 tarihli Başkumandanlık meydan muharebesidir.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN MALAZGİRT MEYDAN MUHAREBESİ 949. YILI MERASİMLERİNDE KONUŞTU
Malazgirt Meydan Muharebesi’ne dair açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zaferi şu sözlerle andı:
“Günlerden Cuma’ydı. O gün tüm İslam diyarlarında Müslümanların zaferi için dua ediliyordu. Kefen niyetine beyaz bir elbise giyen Sultan Alparslan, atağı başlattı. Kısa müddette Bizans ordusu bozguna uğratıldı. Gün batarken, Türk ordusu Malazgirt’te büyük bir zafer başlatmıştı. Türk ve dünya tarihinin dönüm noktalarından birini teşkil eden bu büyük zaferin akabinde, kent şehir, köy köy Anadolu’nun fethi gerçekleşti.
“BİZİM MEDENİYETİMİZDE FETHETMEK, İŞGAL ETMEK DEĞİLDİR”
Malazgirt Ovası’ndan başlayıp, yani buradan başlayıp, Ege ve Marmara kıyılarına kadar ilerleyen ecdadımız, fethettiği bu toprakları vatan edindi. Zira bizim medeniyetimizde fethetmek, işgal etmek değildir.”
EMİNE ERDOĞAN’DAN AHLAT RUHU PAYLAŞIMI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 949. yıl dönümü hasebiyle geldiği Bitlis’in Ahlat ilçesindeki Selçuklu mezarlığını ziyaretlerine ait Twitter hesabından paylaşımda bulundu.
“AHLAT RUHU”
Emine Erdoğan, “Ahlat Ruhu” etiketi ile yaptığı paylaşımda, “Sultan Alparslan, 1071’de Anadolu’nun kapılarını açtı ve aziz bir medeniyeti bizlere miras bıraktı. Bizi dimdik ayakta tutan ruh, bu güçlü mirasın asırlar öncesine uzanan kökleridir. Anadolu’nun kilidini kıran iman ve ruh, bizi birçok bin yıla kavuştursun inşallah.” tabirlerini kullandı.
Emine Erdoğan, toplumsal medya hesabından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ahlat’taki Selçuklu Mezarlığını ziyaretlerine ait fotoğraflarını da paylaştı.
Sultan Alparslan, 1071’de Anadolu’nun kapılarını açtı ve aziz bir medeniyeti bizlere miras bıraktı. Bizi dimdik ayakta tutan ruh, bu varlıklı mirasın asırlar öncesine uzanan kökleridir. Anadolu’nun kilidini kıran iman ve ruh, bizi kaç bin yıla kavuştursun inşallah.
FAHRETTİN ALTUN’DAN ‘MALAZGİRT ZAFERİ’ MESAJI
Cumhurbaşkanlığı İrtibat Lideri Fahrettin Altun, “26 Ağustos 1071’de yakılan ateş, 2071’e gerçek güçlenerek kutlu davamızın yolunu aydınlatmaya devam edecektir.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İrtibat Lideri Fahrettin Altun, “26 Ağustos 1071’de yakılan ateş, 2071’e gerçek güçlenerek kutlu davamızın yolunu aydınlatmaya devam edecektir.” ifadesini kullandı.
Fahrettin Altun, bildirisinde, “Malazgirt bir başlangıçtır; büyük Türkiye’nin ayak sesi, kutlu fethin habercisidir. 26 Ağustos 1071’de yakılan ateş, 2071’e hakikat güçlenerek kutlu davamızın yolunu aydınlatmaya devam edecektir.” sözlerine yer verdi.
Ahlat, Van Gölü’nün kuzeybatısında 22.000 nüfuslu Bitlis vilayetine bağlı bir ilçedir. Kuzeyinde Muş vilayetine bağlı Bulanık ve Malazgirt ilçeleri, batısında Muş ili, güneyinde Van Gölü, güneybatısında Tatvan ve Bitlis, doğusunda ise yeniden Van Gölü ve Adilcevaz ilçesiyle sonludur.
AHLAT’IN HER LİSANDA BİR KARŞILIĞI VAR
Şehrin en eski sakinleri olan Urartular buraya “Halads” derken, Türkler ve İranlılar “Ahlat”, Kürtler “Xelat”, Ermeniler “Şaleat”, Süryaniler “Kelath” ve Araplar “Hil’at” üzere isimler ile hitap etmişlerdir. Ayrıyeten islam dünyasında “Kubbet-ül İslam” olarak da bilinir.
AHLAT İSMİNİN KÖKENİ
Şehrin ismi ile ilgi bir sürü rivayet söylentiler vardır. Lakin bunlar içinde halk ortasında en yaygın olanı kent isminin bir Urartu hükümdarı olan Lat’ın yaptığı bir savaş sonucunda ağır bir yara alması sonucu kızı Derminia’nın babası ismine yaktığı ah! Lat ağıtından geldiğidir. Bu ve buna misal birçok öykü yöre halkı tarafından söylene gelmiştir.
AHLAT’IN NASIL BİR COĞRAFİK YAPISI VARDIR?
1044 km²’ lik kırsal bir alana yayılmış olan ilçenin yüzey formları, gerek biçim, gerekse meydana geliş halleri bakımından farklılıklar gösterir. Yeryüzünün sayılı volkanlarından olan Nemrut, Ahlat’ın batısında; Süphan ise doğusunda yer almaktadır.İlçe Van Gölü’nün kuzey kıyısında yer almış olmakla bir arada iklimi kara iklimi özelliği taşır. Yörede kış hayli erken başlar ve uzun sürer.Havanın ısınmaya başlaması lakin nisan ayının ortalarında olur. Yörenin yaz mevsiminin ağustos ayının sonuna kadar sürmekte olması yanında kısmen birtakım yıllar eylül ayını da kapsar. Yıllık ortalama yağış ölçüsü 1000-1500 mm.dir.Gerek Van Gölü’nün kıyısında olmasının gerekse yıllık yağışın bolluğu sebebiyle Ahlat bölgenin genel bitki örtüsü olan bozkır bitki örtüsünün dışında daha yeşil ve gür bir bitki örtüsüne sahiptir.
AHLAT’IN KÜLTÜRÜ NASILDIR?
Ahlat kenti, tarihi mezarlıklarıyla ön plana çıkan bir ilçedir. Selçuklu periyodundan kalan mezar taşları Türk tarihi açısından değerli bir bedele sahiptir.Bunların yanı sıra yeniden Selçuklular periyoduna ilişkin, lahit mezar özelliği taşıyan kümbet mezarlar bulunmaktadır ki bu mezarlar yörede sıkça kullanılan Ahlat’a has taşlarla yapılmıştır. İlçede taş işlemeciliğinin ön planda olduğunun bir göstergesi olan bu kümbetlerde, devrin saygın bireylerinin mezarları bulunmaktadır.Halkın uğraş alanlarından biri olan bastonculuk geleneği günümüzde de kıymetli bir kültür-sanat faaliyeti olarak yer almaktadır. Özel teknikler kullanılarak yapılan bu bastonların her biri, büyük emekler ve özveriler sonucunda oluşturulmaktadır. Ağaca farklı ve bir o kadar da yaratıcı figürler aktararak bu mevzudaki ustalıklarını gösteren ilçe halkı, bu yeteneğini değerli bir kültür turizmi aracı olarak kullanmakta ve başarılı olmaktadır.
